28 Ağustos 2014 Perşembe

Defne'nin dişi çıktı!



Evet tamam biraz erken sayılır bir çok bebekle kıyaslayınca ama gelişim açısından gayet normalmiş 5.5 aylık diş çıkartmak. Defnoş sağolsun bizi yıpratmadan, kendini de çok hırpalamadan ilk dişi patlattı, yanındaki de patlamak üzere. Biraz mahmure modunda bu aralar ve arada ağlıyor ama genel olarak çok sıkıntısı yok gibi. Umarım bütün dişlerini böyle çıkarır.

Gelelim diş buğdayı geleneğine. Çok geleneksel bir insan değilimdir ama aslan burcu olduğumdan mıdır bilmem partileri çok severim. O yüzden kına da yaptım, karnı burnunda partisi de. Ivır zıvır süs hazırlamak çok hoşuma gidiyor. Fakat bu diş buğdayı organizasyonu tatil planları yüzünden çok aceleye geldi. Çok az kişiydik ama gene de Türklere yakışır bir çay soframız vardı valla.


Her ne kadar aceleye gelse de kurabiye yapmadan olmazdı. İlk şeker hamurlu kurabiye denemesini karnı burnunda partimde denemiştim ve hatta bir cesaret pasta bile yapmıştım. O yüzden malzemelerim hazırdı, sadece diş şeklinde kalıp aldım. Bir gün önceden hızlıca piştiler, süslendiler, paketlendiler. Bir de şu parti şapkaları çok şeker duruyor bebelerde diye hemen googleladım bir template bulup yaptım, çok da güzel oldu. Tabii annem olmasa Defne varken böyle işlere asla kalkışamazdım. Yalnız anneleri uyarıyorum demedi demeyin, yardım isteyin.



Bu arada taa ilkokuldan arkadaşımla 2 ay arayla doğurunca, bebeleri de doğuştan arkadaş ettik. Bu sebeple Nehirciğim de baş konuğuydu Defnoşun :)
 

Bir de şu aldığım tek dişli şey güldürdü bayaa bizi..


Gözdem de sağolsun bebeğim var uğraşamam dememiş Defne'ye ilk diş muffinleri yapmış. Desperate Housewives dizisindeki Bree Van De Kamp gibi süsleyip sepetleyip getirmiş valla :D



Teyzeden kısır&patates, babanneden börekler, anneanneden diş buğdayı gelince sofra tamamlandı. Dişi çıkaran Defne, yiyen biz olduk.

Gelelim uyguladığımız geleneklere;
Annem diş buğdayı hazırladı. Nasıl yapılıyomuş bu diş buğdayı diye merak edenler varsa en sağlıklı hali şu;
Kaynatılıp pişirilmiş buğdayı çiğ kuru yemişlerle ve kuru üzüm kuru kayısı gibi tatlı meyvelerle karıştırıyorsunuz. Daha da tatlı olsun derseniz bal ekleyebilirsiniz (biz biraz agave şurubu kullandık). Ayrı ayrı kuplara koyduktan sonra yemeden hemen önce isteyene yoğurt ekledik ve bence çok yakıştı. Kışa denk gelseydi nar taneleri yakışabilirdi yada çilek, muz eklenebilirdi.


Kuplardan birine altın sakladım ve seçmeleri için tepsiyle ortaya koydum. Bulan hediye alırmış. Küçük amca buldu altını. Yeğenine harçlıklarıyla hep hediye alan Mert üzülmedi de ben üzüldüm valla gitti harçlıklar diye ama sanırım babaanne yardıma koşacak Mert'in harçlıklar cebinde kalacak hehe..


Bir başka gelenek ise meslek seçimiymiş. Bu esnada da kafasından aşağı 32 dişi simgeleyen 32 buğday tanesi dökülürmüş ki dişleri sağlam ve sağlıklı olsun. Çağımızın mesleklerini simgelemek zor olduğundan klasik meslekleri koyduk önüne. Doktor için termometre, dişçi için diş fırçası, yazar için kitap, aşçı için kaşık, mühendis için hesap makinesi, mimar için küçük bir ev, ressam için sulu boya, televizyoncu için kumanda ve benim isteğim üzerine müzikal oyunculuğu için broadway dvd si ile amcasının isteği üzerine teknolojik meslekleri simgeleyen ipod touch. Defne birkaç birşeye dokunduktan sonra ipod touchla çok ilgilendi (simsiyah birşey neden ilgisini çekti bilmem)  sonra tahta kaşığı aldı diğer eline ve seçimini netleştirdi; food blogger ve/veya food photographer! Tamam yemek blogcusu veya yemek fotoğrafçısı da denebilir ama ingilizcesi daha havalı ve tüm diğer anneler gibi çocuğumun mesleğiyle hava atmak bir anne olarak benim de hakkım yahu :)

Biz yeni nesil meslekleri koyamadık ama bizim kız kombinledi ve tercihini ortaya koydu!


Gene toplu resim çekmeyi unuttuk ve gene harele gürele tek tek resimler çektik. Artık bir sonraki organizasyon olan 1 yaş doğumgünü partisinde daha profesyonel resimler çekeriz umarım..

Neşeli bir gün geçirdik. Yapsam mı diye düşünenlere az kişiyle de olsa yapmalarını tavsiye ederim..


12 Ağustos 2014 Salı

Mazeretim var: emzikliyim* ben.

61 kilo evlendim. 67 kilo hamile kaldım. 80 kiloyla doğuma girdim. Doğurduktan bir hafta sonra 70 kiloydum. 5 ay geçti hala 70 kiloyum.

Bu ön bilgiler ışığında bazı bulguları sizinle paylaşmak isterim. Evlendikten sonra aldığım kitchenaid mikserimin hakkını vermek için yaptıklarım bana tabiki kilo olarak geri döndü ama daha kötü birşey daha oldu; artık şeker bağımlısıyım. Beyaz unla yaptığım tuzlular ve şekerle yaptığım tatlılar bünyemi zaten tatlıya alıştırmıştı, bir de hamile kalınca bahanem oldu, yemeye devam ettim. E doğurdum, süt veriyorum kendimi kısmak olmaz derken kaldım 70 kiloda. Aslında sebze, salata çok severim ve yerim ama sonrasında tırım tırım tatlı aranıyorum evde uyuşturucu bağımlıları gibi. Emzirirken tatlı krizine girildiğini duymuştum ama bunu ancak emzirmeden önce hiç tatlı yemeyen birisi ile test edebiliriz, ben iyi bir denek değilim. 

Biliyorum ki bir kaç hafta şekerden ve şekere dönüşen boş kaloriden uzak dursam bu bağımlılığı aşacağım ama olmuyor, dayanamıyorum, kendi kendime verdiğim sözleri bozuyorum hep. Gene de eskiden tatlı olsunda ne olursa olsun diyordum şimdi çok sevdiğim bir tatlıysa yiyorum sadece. Gelişme var.. 


Sonuç: 
Tatlıya birkez alışırsanız canınız ister ama biraz uzak durmayı başarabilirseniz aklınıza bile gelmez. 

Hamilelik ve emziklik* döneminde yemeniz gereken tatlılar sadece organik bitter çikolatadır ve hurmadır. Onun dışında tükettiğiniz boş kalorilerin bebeğe ve sütünüze hiç yararı yoktur, bilakis bazılarının zararı olur. 

Süt verirken yemeniz gerekenler; 
komplex karbonhidratlar (tam buday unu, bulgur vs),
kırmızı ve beyaz et (hormonsuz ve antibiyotiksiz olanları tabiki de), 
balık (civa oranı düşük olanlar), 
bol sebze ve salata,
uygun miktarda meyve,
bol su. 

Amaaaa bunları bilmenize rağmen canınız hamburger, pasta, pizza isterse ve yakınlarınız "kilo aldım diyorsun ya hani yemesen mi acaba" derse, benim gibi gözünüzü pörtleterek "emziriyorum ama beeeen" diye çemkirmek suretiyle bunlara yumulabilirsiniz. Bunca uğraştan sonra bu sizin en doğal hakkınız :) zaten çoğu kişi size laf etmez "aaaa emziriyosun ye tabi" der.

Gene de daha önce paylaştığım bir resmi burada tekrar paylaşmak isterim. 


"Yerim annem, yerim gülüm, kime ne" durumunun gittikçe azaldığı günler diliyorum hepimize..

* İş güvenliği kanunlarında emzikli kadın olarak geçiyor emziren kadın. Çok gülüyorum bu tabire gözümün önüne ağzında emzik olan anneler geliyor.

8 Ağustos 2014 Cuma

İlk tatil ve Swimtrainer denemesi


Ailecek ilk tatilimiz Ayvalık oldu. Defnecik ilk kez ayvalık sularında denizle tanıştı. Başta soğuk olduğu için ürperdi ama hop bidi vs. gibi saçma nidalar eşliğinde yukarı aşağı hoplatmak suretiyle çaktırmadan neredeyse boynuna kadar soktuk. Alışınca da bayıldı, çıkmak istemedi. 

Ben şahsen kedi gibiyimdir; ıslaklığı hiç sevmem. Islak ev işinden, elimin saçımın ıslak kalmasından hiç hoşlanmam. Benim gibi ıslanmayı sevmeyen biri olmayacak onu anladık. 


Bu arada büyük hevesle aldığım swimtrainer hayal kırıklığı oldu. Ya biz beceremedik ya da dedikleri gibi 3 aylık ve üstü bebeklere değil de biraz daha büyüklere daha uygun. Göğüs üstü yattığı için ağzını burnunu kapattı, ben de uğraşmaktan vazgeçip kucağımda soktum. Ama duruş açısından gerçekten bacak çırpmaya uygun yapmışlar. Seneye rahatça kullanırız diye düşünüyorum.




Şimdi sırada eylül de bodrum tatili var. Orada da bol bol denize sokmayı planlıyorum.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Dünya Emzirme Haftası

1-7 ağustos Dünya Emzirme Haftasını kutluyoruz. Dünya Sağlık Örgütü ilk 6 ay sadece anne sütü sonrasında en az 2 yaşına kadar ek besin ve anne sütünü tavsiye ediyor.